İnsanlık tarihi boyunca çoğul gebelikler (ikiz ve üçüz gebelikler) ilgi uyandırmış ve birçok efsaneye konu olmuştur. Günümüzde yardımcı üreme tekniklerinin giderek yaygınlaşması ile daha sık görülmeye başlanan bu durum çoğu aile için sürprizdir. Taşıdıkları özel riskler nedeni ile gebelik boyunca daha özenli ve yakın takip gerektirirler.
Çoğul gebeliklerin üçte ikisi birden fazla sayıda yumurta hücresinin (oosit) aynı sayıda sperm ile döllenmesi sonucu meydana gelir. Halk arasında çift yumurta ikizi olarak bilinen bu durumda genetik olarak birbirinden farklı embriyolar vardır. Çoğul gebeliklerin üçte biri ise tek yumurta ikizi olarak bilinir; döllenmiş bir yumurtanın gelişimi sırasında bölünmeye uğraması ile birbirinin aynı genetik özellikte olan birden fazla embriyo oluşur. Bu durum da halk arasında tek yumurta ikizi olarak bilinir.
Oldukça hoş bir sürpriz olarak değerlendirilen ve tüm gebelikler içinde yaklaşık olarak yüzde 1 oranında görülen çoğul gebelikler beraber getirebileceği riskler açısından kadın doğum doktorları için ciddi bir durum olup riskli gebelikler konumunda incelenmektedir. Riskli gebelik kategorisinde kabul edildiği için çoğul gebeliklerin perinatoloji uzmanı (yüksek riskli gebelikler uzmanı) tarafından takibi önerilmektedir.
Ailede çoğul gebelik öyküsünün olması, 35 yaş üzeri anne yaşı, toplumsal özellikler (örn; Afrika toplumunda 5 kat daha fazladır), gebelik sayısı (4 doğumdan sonra ikiz gebelik olasılığı 2 kat artar) ve yumurtlama uyarıcı ilaçlar çoğul gebelik olasılığını artıran faktörlerdendir.
Normal tekil bir gebelikte görülen bulantı, kusma, yorgunluk, uyku hali, idrarla ilgili şikayetler, iştah değişiklikleri gibi belirtiler çoğu gebelilerde daha şiddetli görülebilir. Bunlar dışında anne adayı gebeliği boyunca daha fazla kilo alır (ortalama 18 – 20 kg), gebelik boyunca anemiye (kansızlık) daha sık rastlanır, gebeliğin ilk döneminde kanama ve düşük tehlikesi daha fazladır.
Anne için oluşturduğu riskler arasında tek gebeliklere göre; erken doğum olasılığında yaklaşık 10 kat artış, yüksek tansiyon, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi), bebeklerde doğumsal anomali riski, bebeklerden birinde veya her ikisinde anne karnında gelişme geriliği, plasenta anomalileri (eşe ait problemler- plasenta.previa, plasenta dekolmanı, vasa previa), gebelik şekeri, müdahaleli doğum ve doğum sonu kanama riskinde artış bulunmaktadır.
Artmış bu gibi riskler nedeniyle aile için hoş olan bu sürpriz gebeliğin ilk haftalarından itibaren hekim için dikkat, çaba ve sıkı takip gerektiren durumdur. Rutin kan ve idrar tetkiklerinin belli aralıklarla tekrarlanması, demir, folik asit ve kalsiyum desteği, periyodik takiplerin sıklaştırılması, bebeklerin gebelik haftasına ve birbirlerine uyumlu büyümelerinin takibi, bebeklerde olası anomalilerin tanısının konabilmesi için detaylı ultrason yapılması, fetal iyilik testlerinin periyodik uygulanması, erken doğum açısından yakın takip, takip sürecinde riskli durumlarda zamanında müdahale gebeliğin sorunsuz geçme olasılığını artıracaktır. Tüm bu nedenler dikkate alındığında çoğul gebeliklerin perinatoloji uzmanı (yüksek riskli gebelikler uzmanı) tarafından takibi uygun olacaktır.
Aile için mutlu sona yaklaşılırken bebek ve annenin riskleri göz önüne alındığında doğum şekli olarak genellikle sezaryen, tercih edilen doğum yöntemidir. Ancak ilk ve ikinci gelen bebeğin baş gelişi pozisyonunda olması durumunda vajinal doğum tercih edilebilir. Birinci bebek baş, ikinci bebek baş geliş değil ise; Birincinin doğumunu takiben ikinci bebek makat ise vajinal doğum sağlanabilir. Yan duruşta rahim içine yapılan manevralar yardımı ile ikinci bebek vajinal yoldan doğurtulabilir. Her iki durumda da yeterli deneyim ve uygun koşullar yok ise sezaryen tercih edilebilir. Birinci bebek baş gelişi olmayan durumlarda sezaryen ile doğum tercih edilir.