Günümüzde doğal doğum kavramı, doğum hareketinin kendi kendine başladığı, sıhhat profesyonellerinin tıbbi gereklilik halinde müdahale ettiği, bebeğin doğar doğmaz kordonu kesilmeden anne kucağıyla buluşarak cilt deriye temasın sağlandığı, birinci emzirme de bir mühlet annenin göğsünde kaldığı annenin ve bebeğin isteklerine hürmet duyulduğu doğum formudur.
Doğal doğumun en çok kabul edilen öbür tarifi da anne adayının içgüdülerinin rehberliğinde kendi doğumuna etkin olarak katıldığı ve gereksiz müdahalelerin olmadığı doğum aksiyonudur. Buna İçgüdüsel doğum da diyebiliriz. Bayanın kendi içine döndüğü, düşünerek değil bilinçaltı düzeyde gerçekleştirdiği doğum formudur. Düşünerek ve sorgulayarak doğal doğum yapamayız. Gereksiz yere yapılan her müdahalenin doğumun işleyişi ve hormonların salınımı üzerine negatif tesiri vardır.
Doğal doğum yapılabilmesi için anne adayının hamile kaldığı devirden itibaren doğuma hazırlanması gerekmektedir. Bunun için doğuma hazırlık eğitimleri, nefes, yoga çalışmalarına katılabilirler. Sonrasında ise hamilenin eğitimlerde öğrendiklerini her gün kendi üstünde çalışarak hazırlanması gereğinde psikolog takviyesi ile biliçaltı paklığını yapması kıymetlidir.
Tabi ki bunun yanında anne adayına sağlanan doğum ortamı da değerlidir. Anne adayına inanç ve mahremiyetin olduğu ortamı sunmalıyız. Hamile kendi vücudu ve ruhuna, itimat ve hürmet duymalıdır. Doğumda anne adayına takviye olacak sevdiği birinin (arkadaş/ eş/ doğum koçu) yanında olması değerlidir. Doğumda bayan istediği biçimde davranmalı ve hareket özgürlüğü sağlanmalıdır. Doğum, anne adayının işi olup, tabip ve ebe rehberlik yapmalı, tıbbi gereklilik durumunda müdahale etmelidirler.
Sonuç olarak doğum, yüzyıllardan beri zaten gerçekleşen vücudun doğal, olağan ve sağlıklı bir işlevidir. Bu fizyolojik süreçte, gereğinde tıbbi müdahale yapılması kıymetlidir. Gebelik periyodunda rol olan tüm hormonlar, anne ve bebeğini doğuma en sağlıklı biçimde hazırlamaktadır. Kâfi ki biz bu doğal aksiyonun gerçekleşmesine müsaade verelim.
