Doğuma hazırlık eğitimlerindeki nefes çalışmalarının özü anne adayına doğumda odaklanabilmeyi öğretmektir. Gebe doğum kasılmalarının geldiği devirde içsel dönüşünü yapabilmeli ve gevşeyebilmeli. Odaklanma ve doğumda kendini bırakıp gevşeyebilmede ise temel sorun inançtır. Kime ne kadar nasıl güveneceğidir.
Bebeğin doğduktan iki yaşına gelene kadarki müddette sağ beyefendisini gelişir, iki yaşından sonra da sol beyin gelişmeye başlar. Bu devirde bebek konuşamaz, sözel bağlantı şimdi yoktur. Yalnızca göz ve bakışlarla irtibat halindedir. İşte o birinci iki yılda temel inanç hissinin oluşum sürecidir. Anne ile inançlı bağlanma yakalamış bir bebek beşerlerle daha olumlu ve daha sağlıklı münasebet kurabilir.
Doğum odaklanabilmedir, doğum ilkel primitif beynin işidir, doğum sözlerle değil yalnızca gözlerle kurulan bağlantı sürecidir. Halbuki doğum hareketi başladığında anneye dayanağa gelen etrafında bir sürü insan vardır. Doğumda olması gerekense yalnızca sağ beyin yani ilkel beyefendisinin devreye girmesidir orada gözler konuşur. Zira sağ beyin o devirde konuşmayı öğrenmemiştir. Meğer doğum odaklanabilme, var olma ve bütünleşme sürecidir. Doğum sürecinde sol beynin ve mantığın çalışmasını istemeyiz, düşüncenin yok olduğu, yalnızca hislere müsaade veren sağ beyefendisinin çalışması gereken bir süreçtir. Sağ beyin çok hassastır. İlk iki yaşın izlerini, bilinçaltının mühürlenmelerini taşır. İşte o bilinçaltında mühürlenmiş olumsuz hislerin, doğum odasında açığa çıkması doğumu durdurabilir. Doğumu ketleyebilir.
Doğum öncesi anneyle yapılan terapide bunlar lisana dökülür, paylaşılır, sorgulanır. Yapılan çalışmalarda şunu görüyoruz: Anneler bazen kendileri için çok yakını gördükleri bireyleri doğumunda istemeyebilir. Örneğin annesini, kız kardeşini, çok yakın arkadaşını bile… Bizse ne yapıyoruz? Bütün sülale doğuma gidiyoruz. Doğuma gelen bir de eş- dost arkadaşlar var. Meraklı komşular ve akrabalar hamilenin odasına illaki o kafayı uzatıp ben de geldim, beni de gör diyenler. Meğer geldiklerinde olumlu konuşmaların yerini kendi doğum öyküleri alır. O odadaki her olumsuz his, fikir, davranış ve sohbet annenin doğumunu biraz daha yavaşlatır. Ümitsizliği artar. Sanki sesleri içinde yükselir. Boşuna beklemesem çabucak sezaryen mi olsam, zira anlatılan doğum öyküleri ümidini kırmıştır. Gücünü tüketmiştir.
İşte bunun için biz doğal doğum tabipleri doğumunuza sahip çıkın diyoruz. Evvel kendinize, sonra vücudunuza ve en sonunda da bebeğinize itimadın diyoruz. Doğuma Hazırlık Eğitimi alıp doğum sürecini nasıl yöneteceğinizi öğrenin diyoruz. Doğumda mevzuyu komşuyu, anayı, babayı, eltiyi, görümceyi başınıza toplamayın milletin olumsuz doğum öyküsünü dinlemeyin. Kendinize profesyonel bir doğum destekçisi edinin doğum sürecini onunla yaşayın. Detaylara siz takılmayın. Etrafınızdaki doğumun olumsuz yüklerini doğum destekçisi doulalar düzenlesin ve süreci onlar yönetsin. Siz ve eşiniz yalnızca doğuma ve bebeğinize odaklanın. Zihninizi gereksiz hiçbir detayla doldurmayın.